Dinin Direği Namazı Anlamak

Namaz kılan kişi ilan eder ki: << Her şeye hakim bir yaradanım var ve ben aciz bir varlığım . Ona minnetim ve şükranım sonsuz. Bana bahşettiği bu maddi ve manevi sayısız nimetin karşısında onun önünde saygıyla eğiliyorum. Ona inandım, ona tapıyorum ve ona sırtımı dayadım. Her yerde, her zaman onun rızasını arıyor ve ona ihtiyacım olan her şey için yalvarıyor, her şeyi ondan dileniyorum >> Peşine düştüğümüz bu dünya macerası ve ömür serüveni her an perde kapatmak üzereyken, iman ettiğimiz sonsuz hayatın hazırlayıcısını unutmak olur mu? Geçmişin ve geleceğin, dünyanın ve ahiretin sahibi olan Allah’ a kul olmak, insana direnç ve moral verir.

Kirlenen ruhlarımız ve duygularımız, ancak abdestin ve namazın tılsımıyla arınır. Onu tanıyanın, ona güvenip dayananın yarı yolda kaldığı nerede görülmüş. Ecdadımızın altına imza attıkları nice başarının altındaki sebep, bu iman ve güveni kulluk vasıtasıyla ortaya koymaları olmuştur. “Allah ’ın rahmetinden ümit kesmeyin, muhakkak ki Allah’ ın rahmetinden ümit kesenler ancak ona inanmayanlardır” ayetiyle, hiçbir girişimlerinde ümitsiz olmamış; dua ve kulluk içinde yılmadan çalışmış ve savaşmışlardır. Kulluğun iksirini içen ve elbisesini giyen insandan kimseye zarar gelmez. Onu tanıyan ve korkan insanı kötülük yapmaktan korkar. Yarınları için bir beklentisi olmayan, kaybedecek bir şeyi kalmamış inançsız ve gafil insanların, kötülük yaparak topluma zarar vermesi anormal bir davranış değildir.

Cehennem azabından ve yaratanın cezasından korkan bir kulun kötülük işlemesi beklenmez. Bugün Cuma, ona inanarak, saygı içinde huzurunda duralım. Onu tanıdığımızı ve ona olan ihtiyacımızı namazlarımızla dile getirelim. Gerçekten saygılı ve efendi olan insanlar nasıl ki toplumda sevilir, aynen öyle de yüce yaratıcı, yasakladığı şeylerden uzak durup ona yönelenleri ve verdiği nimetler karşısında minnetini ibadetleriyle gösterenleri mutlaka sever.